Toplumsal Cinsiyet Okumaları / Toplumsal Cinsiyet ve Erkeklik

15 Mayıs 2021

Toplumsal Cinsiyet Okumaları’nın ikinci döneminin dokuzuncu haftasında “Toplumsal Cinsiyet ve Erkeklik” başlığında sosyolog Sinay Avşar’ı dinledik. Okumalar sırasında öne çıkan satırlar şöyleydi:

Sinay Avşar “Türkiye’de Erkeklik ve Erkek Olmak”

Kadın ve erkek birbirine gönderme yaparak şekillenir dolayısıyla kadın kimliğini anlamak için erkek kimliğine de bakmak zorunludur. Toplumu anlayabilmek ve toplumsal problemlere çözüm üretebilmek adına kadının yaşadığı sorunlar kadar erkeğin de bu ayrıcalıklı konumdan nasıl istifade ettiğine, kadın ve erkek konusuna bir bütün olarak bakmamız gerekiyor.

Erkeklik çalışmaları ne için önemli? Erkeklik çalışmaları, erkeğin toplumsal cinsiyet politikalarını ele alır. Erkekliğin yaşanış, algılanış tarzları arasındaki farklılıkları görmeyi sağlar ve egemen erkekliğin yanı sıra farklı erkeklik örüntülerinin varlığını ortaya koyar.

Türkiye’de erkeklik rolleri üzerinde geleneklerin ve ataerkinin etkisi çok belirgindir. Erkeğe biçilen roller “adam dediğin” ifadesi ile başlayan, sık sık tekrarlanan, erkeğin nasıl olması gerektiğini her fırsatta hatırlatan söylemlerle ifade edilir. Belirlenmiş alan ve sınırlar dâhilinde hareket ederseniz erkekliğinizi ortaya koymuş ve ilan etmiş olursunuz. Bu kuralların dışına çıkmak pek çok erkeğin göze alabileceği bir şey değildir.

Türkiye’de erkekliğin inşa sürecinde bir erkeğin evlendikten sonraki yolculuğunda önemli bir adım “baba” olmak. Her ne kadar yeni babalık paylaşımcı, şefkatli bir şekilde karşımıza çıkıyor olsa da eski babalığın katı, sert tutumunun farklı şekillerde tezahür ettiğini görüyoruz. Evlilik birliği içerisinde ev içi paylaşım noktasında orta sınıf erkeklerin değişime daha açık olduğu bir gerçek. Yine aynı şekilde bu sınıftaki erkeklerin babalık rollerinde de bu anlamda bir değişim olduğunu söyleyebiliriz.

Türkiye özelinde daha nahif, daha kırılgan, eğitimli, risk almaktan çekinen, dış görünüşüne önem veren, kendini ön plana alan, kentli, orta sınıf, konformist, metro-seksüel erkek, ideal erkek olarak sunuluyordu. Ancak 21. yüzyıl başlarında artık bunun da değiştiği görülüyor. Yeni erkekliğin sınırlarını, yeniliğini henüz çok net tanımlayamıyoruz çünkü yeni erkeklik hızlı bir nehir gibi akıyor ve onu nereden yakalayıp nasıl tanımlayacağımız şimdilik netleşmiş değil.  Ancak geleneksel ve ataerkil yapının kodlarını farklı bağlamlarda bugüne taşıyan, cinsiyet eşitliğini tamamen desteklemeyen, buradan bakıldığında aslında tam anlamıyla yeni de olmayan “yeni bir erkeklik” ile karşı karşıya olduğumuzu söyleyebiliriz.