Derste Misafir Var 2 / Çocuk Yazını

15 Mayıs 2019

Derste Misafir Var" Söyleşileri’nin ikincisi ve dönemin son Çocuk Edebiyatı dersi etkinliğinde Türkçe edebiyatın içinde özerk bir alan olarak önemli yer tutan ve nitelikli eserlere sahip çocuk yazınına tıpkı yetişkin metinleri gibi eleştirel, tarafsız ve akademik perspektiften yaklaşmak düşüncesiyle hayata geçirilmiş olan “Çocuk Yazını Projesi” ekibinden Azra Çelik ve Meryem Selva İnce’yi konuk ettik.

Konuşmacılar sunumlarına “Çocuk Yazını Projesinin” öyküsünü anlatarak başladılar. Çıkış noktalarının aslında sıkıntılı bir konu olan ‘çocukluğun inşası’ meselesi olduğunu ifade eden ekip, çocuk yazını metinlerinin giderek artması ile eleştirel bir gözün bu metinler üzerine eğilmesinin gerekliliğinden bahsettiler. Neden ‘çocuk edebiyatı’ değil de ‘çocuk yazını’ ismini seçtiniz sorusunun cevabını “bugün sadece elimizde çocuklar için yazılmış kitaplar yok. Bunların yanında çocuklar için çekilmiş filmler, animasyonlar, blog sayfaları ve hatta oyunlar var. Bunların tümünü kapsayacak bir kelime olduğu için ‘yazın’ kelimesinde karar kıldık.” şeklinde verdiler. Online olarak yayına devam eden derginin bugüne kadar çıkarılmış olan on bir sayısında, aslında eleştirmenlerin çok da yaklaşmadığı, ailelerin uzak durduğu ya da toplumda konuşulması tabu olarak görülen cinsellik, engellilik, mahremiyet, boşanma gibi konulara çocuk perspektifinden bakan, çocukların bu konuları anlamasına yardımcı olacak, hayatta karşılaştıklarında empati kurabilmelerini sağlayacak örnek eser değerlendirmeleri yaptıklarını, bunların dışında fantastik edebiyat, masal, korku, doğa, kedi gibi farklı ama popüler konuları da çocuk edebiyatı penceresinden ve içerisinden incelediklerini ifade ettiler. 

Ekip, aslında hepimizin hayatta çocukken okuduğumuz kitaplardan bilinçaltımızda kalanları aradığımızı; eş seçiminde, arkadaş seçiminde, insanlar hakkında bulunduğumuz yargılarda kısacası birçok şeyde çocukluğumuzda okuduğumuz kitapların yansımalarının olduğunu, bu sebeple çocuğun ne okuduğunun çok önemli olduğunu ifade ettiler. Günümüzde de özellikle sosyal medya bloglarındaki ‘bloger anneleri’ takip eden annelerin gerçek yaşamlarındaki anne rol modeli eksikliği dolayısıyla hayatlarını onlarınki gibi kurgulama ve yaşama çabasında olduklarını söylediler.

Meryem Selva İnce, “Artık çocukları doğal büyüme sürecinin akışına bırakmak mümkün değil, her ebeveyn çocuk endüstrisinin çarkını çeviren bir dişli halini aldı. Toplum olarak ‘çocuk’ ön adını gördüğümüz her işi masum sayıyoruz fakat pek çok çocuk dergisi ve çocuk kitabındaki alt metinlere baktığımızda çocuk üzerinden kurulan bu endüstrinin hiç de masum olmadığı âşikar. Çocuk yazını piyasası çocuğa her şeyi yapabilirsin diyor ve yapabileceklerinin sınırlarını işaret ediyor ama yapamayacaklarının sınırlarını belirlemiyor, göstermiyor. Böylece sınırlarını bilmeyen bir nesil yetişiyor.” dedi.

Konuşmacılar, bilinçli olarak bu çarkın bir dişlisi haline getirilen ebeveynlerin artık yalnızca ilgili bir ebeveyn olmanın dışında, çocuklarıyla alakalı her alandaki metinleri okuyup algılama beceresine sahip olmalarının gerekliliğinden ve “çocuğa göre” olan bir metnin her çocuğa uymayacağından ve bunun kararını verebilecek olan kişinin de çocuklarını en iyi şekilde tanıyan ebeveynlerinin olması gerektiğine dikkat çektiler. Ayrıca bu konuda dikkatli ve ilgili davranan bazı ebeveynlerin, kitapların tıpkı bir hap gibi çocuklarının hayatlarındaki yanlışı bir çırpıda düzeltebileceği hatasına düştüklerini de kaydettiler. Aslında mesaj verme kaygısı ile yazılmış kitapların, metinlerin çocuklarda istenilenin aksi bir etki bıraktığı, böylesi kaygılarla yazılmış kitapları, çocukların bunu hissetmesi halinde kaldırıp bir kenara attığını ve okumadıklarını söylediler.

Meryem Selva İnce ve Azra Çelik konuşmalarının sonunda Çocuk Yazını projesine katkı sunabilecek, alana ilgili arkadaşlardan çocuklara yönelik olarak hazırlanan kitap, dergi, film ve çizgi film eleştirilerini beklediklerini de ifade ettiler.